Tövbe: insanın maddi-manevi kirlerden, yani günahlardan tiksinip, rahatsız olması ve onlardan temizleme çarelerini araştırması demektir. Yapılan bir tövbenin kabul edilmesi için işlenen günah, kul hakkına taalluk etmiyorsa, üç şart vardır.
Eğer işlenen günah kul hakkına giriyorsa, o zaman bir dördüncü şart daha vardır ki, o da tecavüz edilen hakkın, mümkünse sahibine iadesi ile birlikte hak sahibiyle helalleşmektir.
İstiğfar: işlediği kusurundan dolayı rahatsız olup Allah’tan mağfiret , bağışlanmak istemektir.
Büyük olsun küçük olsun her bir günah insanın manevi bünyesini kemirip zehirleyen bir akrep ve bir yılandan ibarettir. İnsan hatasını anlaması ve Allah’tan bağışlanmayı istemesi ile akrep ve yılandan korunmuş olur. Hatasını anlamayan veya anlamamazlıktan gelen ve bağışlanmayı istemeyen kimsenin hali, sinekten kaçıp yılanın ağzına giren adamın acıklı haline benzer. Çünkü işlediği her bir günah kendisini yavaş yavaş küfre doğru götürecek ve bir gün farkına varmadan kendisini delaletin ve küfrün içinde bulacaktır. Maazallah.
Hatasız kul olmayacağına göre; çarelerini araştırmak, nefsi şımartan ve kişiyi günaha sokan hususlardan kaçınmaya çalışmak gerekmektedir. Zira kulun işlediği günahlardan Allah’u Teala’ya tövbe edip istiğfar etmesi şeytanın ve nefsin fitnesinden Allah’u Teala’ya sığınması ve rahmetiyle himayesine alması için Allah’u Teala’ya dua etmesi, O’na karşı olan kulluk vazifelerini idrak edişinin alametlerindendir. Kulun günah işlemede ısrar etmeden vazgeçerek ve Allah’ın bağışlayıcı olduğunu bilerek istiğfarda bulunması ise, onun kulluğundaki sadakatini gösterir.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geçmiş ve gelecek bütün günahları ile birlikte pak ve temiz kılınmış olduğu halde günde bazen yetmiş, bazen yüz defa tövbe ederdi. Hâsılı, maddi ve manevi her türlü pişmanlıktan kurtulmanın yegane çaresi, fiili ve hali bir pişmanlık ve istiğfardır.
Rivayet edildiki: Hz. Ali (Radıyallahü Anh), günahlarının çokluğundan dolayı ümitsizlğe düşen ve bunun derdini çeken ve kurtuluş çaresi arayan birine:
-“Tövbe ve istiğfar et” diye öğüt verir, o kimse:
-“Sen bana durmadan tövbe ve istiğfar et diyorsun. Bu tövbe ve istiğfar ne zamana kadar sürecek?” diye sormuş. Hz. Ali (Radıyallahü Anh) şöyle cevap vermiş:
-“İşlediğin günahları tümüyle terk edinceye kadar!”
Evet yüce Mevla’mızın engin rahmetinden hiçbir zaman ümitsizliğe düşmemek, perişanlıktan kurtulmanın yegane çaresidir.
Tövbe ve istiğfar konusunda âyet-i kerimeler ve hadisi şerifler pek çoktur. Biz burada ancak bir kısmına işaret edeceğiz:
Allah’u Teala şöyle buyurmuştur:
Duanın Arapça Okunuşu: [Estağfirullahellezi lâ ilahe illâ Hüvel-Hayyul-Kayyume ve etübü ileyh]
Duanın Türkçe Manası: [Kendisinden başka ilah olmayan, Hayy ve Kayyüm olan Allah’tan mağfiret dilerim. ve O’na tövbe ederim.]
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Seyyidül İstiğfar Şudur buyurdu:”
Duanın Arapça Okunuşu: [“Allâhümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente haktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve ve’dike mesteta’tü eûzübike min şerri mâ sana’tü, ebûü bike bini’mentike aleyye ve ebûü bizenbî fağfirli feinnehû lâyağirü’z-zünûbe illâ ente.”]
Duanın Türkçe Anlamı: [“Allah’ım! Rabbim Sensin. Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar senin ahdin ve vaadin üzereyim. Yaptığım şeylerin kötülüğünden sana sığınıyorum. Üzerimde olan nimetini ve günahlarımı Sana itiraf ediyorum. Beni bağışla. Çünkü Senden başka kimse günahları bağışlayamaz.”]
İnsan akşama girerken bu duayı okudğu zaman, o gece ölürse, cennete girer yahut cennet ehlinden olur. Bu duayı sabaha girerken okudğu zaman da o günde ölürse, o cennet ehlindendir."(16) Bir rivayette “Şehit olarak ölür” şeklindedir.
Rivayet edildi ki:” Son nefesinde konuşamayan hastalara, Seyyidül İstiğfar duası yazılarak su içine bırakılır. Elde edilen bu sudan hastanın ağzına damlatılırsa, dili çözülür ve kolay can verir.”
Duanın Arapça Okunuşu: [“Estağfiru’llâh, Estağfiru’llâh, Estağfiru’llâh el-azîm, el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv’l-hayyü’l-kayyum, ve etûbü ileyh. Venes’elühü’t-tevbete, ve’l-mağfirete, ve’l-hidâyete, lenâ, innehû hüve’t-tevvâbü’rrahim. Tevbete abdin zâlimin li nefsihi, lâ yemlikü li nefsihi mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Ve es-elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete, ve’l-hidâyete lenâ, innehü hüve’t-tevvâbü’r-Rahim.”]
Duanın Türkçe Anlamı: [“Allah’tan affımı istiyorum, Allah’tan affımı istiyorum, Allah’tan affımı istiyorum ve yaptıklarımdan pişman olmuş olarak O’na dönüyorum ki O, azamet sahibi keremi bol bir Allah’tır. Kendisinden başka gerçek ilâh yoktur. Hayat sahibidir. ve her şeyi ayakta tutmaktadır. O’ndan benim tevbemi kabul etmesini, beni bağışlamasını ve beni doğru yola iletip orada devam etmeyi bana lütfetmesini istiyorum. Çünkü O, Tövbeleri çok kabul ede merhametli bir Rab’dir. Kendine zulmetmiş kul2un dönüşü kendi menfaatinedir. Tövbe eden kul ne hayat, ne ölüm, ne de tekrar diriliş için bir güç ve kuvvete sahiptir. O2ndan benim tövbemi kabul etmesini, beni bağışlamasını ve beni hidayet üzere devamlı kılmasını niyaz ediyorum. Çünkü O, tövbeleri çok çok kabul eden ve merhameti bol olan Allah’tır.”]
Yazı en son ne zaman güncellendi? : 13 Ağustos 2012 11:54
borçlarmı ödemek sıkıntılarımı gidermek allah rızası için dua istiyorum
Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım! Senin rahmetinden niyaz ediyorum ki: Peygamberlerine verdiğin anlayış ve…
Bol kısmetlerimin olması için talihimin artık dönmesi için artık yerimde saymamak için dua istiyorum kardeşlerim…
Rabbim bu satırları okuyanın dualarını kabul etsin. Her ne muradı varsa hakkında hayırlı eyleyip kaderine…
Salâvat-ı Kübrâ Okumanın Hikmetleri ve Faziletleri Nelerdir? – Ailesinde sorunları olan bir kişi Salâvat-ı Kübrâ…
Anlamı: “Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in…